28 Ağustos 2014 Perşembe

Fiyonk, puantiye aşkına

Bazı rujlar çok yaz, bazı elbiseler çok cici, bazı insanlar çok iyi ve bazı günler çok güzel demiştim geçenlerde bir gün. 
Tabi bu saydıklarımın tam aksi olanlar da var...
Sanırım insan giydiği ile sürdüğü ile baktığı ile gördüğü ile ve sevdiği ile ruh halini değiştirebiliyor.Aslında hayata bakışını bile değiştirebiliyor. Belki ömür uzunluğunu bile etkiliyor tüm bunlar...
Çok severek takip ettiğim Sevgili Rüzgar Mira Okan söylemişti bir söyleşisinde; İnsanlarla karşılaştığınızda yalnızca birkaç dakikanız oluyor ve karşınızdakinin aklında kalacağınız sıfatları aslında siz belirliyorsunuz. Ve o kurduğunuz cümlelerle belki de kendiniz için bir kapıyı daha aralıyorsunuz. Bu kapının maddi bir kapı olması gerekmiyor. 
Kendisi ile ilk yüz yüze tanıştığımızda bana yansıyan en belirgin özelliği zarafeti yanındaki güçlü duruşu ve şık gülümsemesiydi. E bu durumda giyindiğinin pek de bir önemi yoktu aslında. Gerçi zaten o da, her zamanki gibi yine çok iyiydi:)
Güzel insan vesselam ama en güzeli de aklı
Akıl önemli sevgili okur. Hem ne demişler 'İnsanlar giyimleri ile karşılanır, bildikleri, fikirleri ile uğurlanır'
Ben böyle aklı güzel insanların uğurlanmasından değil hep hayatımızda olmasından yanayım! Eksik olmasınlar;)
Gelelim konumuza;
Kombin tatil öncesi çekimlerden. Paylaştım da gittim diye düşünürken bir baktım ki taslak olarak bekliyor. 
Üzerimdeki elbise geçmiş sezonlardan. Kendisinde bir iki değişiklik yapıp ona tekrar şans verdim. Sanki spotlar onun üzerinde derken yeni aldığım pabuçlara ilişti gözlerim:) Nasıl da minik topuklular bir bilseniz:)
Saçlarım artık daha sarı, bir iki güne de kısalacaklar:)
En kısa zamanda sizlerle paylaşacağımdan zaten şüpheniz yoktur. Neticede oldukça paylaşımcı biriyim:)
NOT: Eğer Eylül ayı Women's Health'i hala almayanlarınız varsa, küserim! Çok netim; küserim!Şunun şurasında özenle yazıp hazırlamışım, bir bakıp değerlendirin hadi benim cici takipçilerim. 
Başlık 'Gardırop Piramidi'! Bir de okuyup paylaşanlarınız yok mu? İşte o an en mutlu benim benim benim:)







Elbise: İpekyol
Ayakkabı: Zara(Yeni sezon)
Çanta: Mango(Yeni sezon)

27 Ağustos 2014 Çarşamba

çıkıs noktası

Her şeyin bir çıkış noktası olduğu gibi kombinlerin de bir çıkış noktası var. Yani kombine hayat veren, yön veren, renk katan bir noktadan bahsediyorum. Bu bazen bir ruj, bazen bir ayakkabı bazense bir kemer olabiliyor. Ya da kombinin baş rolünü alan elbise çıkış noktasının ta kendisi de olabiliyor.
Uzun zamandır giyinmeyi düşündüğüm bu elbiseyi frambuaz rengi ile tamamlamaya bayılıyorum. Sanıyorum ki bu yeşil ile frambuazın eskiye dayanan bir hukuku bir münasebeti var:) Yoksa nereden çıksın ki bu yakışmışlık!
Kombine şöyle bir tepeden bakınca hepsinin 'uzun zamandır giymediklerim' başlığı altında toplanabildiklerini görüyorum. Örneğin sandaletlerim, yakutlu kolyem hatta fiyonk küpelerim bile...
Ah unutmadan çıkış noktamız ne mi: tabi ki frambuaz renkli ruj ve oje;)

Bu arada size benim için çok özel olan bir haberim var: Women's Health bu ay'Stil Özel' eki ile birlikte çıkıyor. Yani Eylül ayında bir değil 2 dergi sizleri bekliyor.
Veee  Eylül sayısının STİL ÖZEL'inde benim de bir yazım var. Başlığımız ; 'Gardırop Piramidi' Yıllarca Beslenme ve Diyet Danışmanlık merkezi yönetirsen 'Beslenme Piramidi'nden etkilenmeden olur mu? :):) Olmazzz:):):) Bakalım Beslenme Piramidi nasıl Gardırop Piramidi'ne dönüşmüş ve ben alışverişlerinizde size kolaylık yaratacak tüyolar vermiş miyim:)
Beni çok mutlu eden, Women's Health TR Dergi Ekibine ve Women's Health Yayın Yönetmeni Sevgili Sibel Yeşilçay'a sonsuz teşekkürler.Gerçekten eşsizsiniz...
Bol bol okunması dileğiyle diyor sizlerin de yazım ile ilgili yorumlarınızı çok merak ediyorum...
Bir de yazmayı da, tıpkı sizi sevdiğim gibi çok ama çok seviyorum...








Dergiye bayilerden yarın itibariyle ulaşılabiliyormuş:) Ben bile daha görmedim benden önce gören olursa elime mum diksin:)

Elbise: Sisley
Sandalet: Topshop
Ruj: Sheen Supreme A34- MAC
Kemer: İpekyol
Fiyonk küpe: Yargıcı
Gümüş kolye: Hediye:)



23 Ağustos 2014 Cumartesi

kıyafetler...

İnsanın kendini rahat hissettiği bir tarz muhakkak vardır.
Mesela eteklerin kadınlar için değil de erkekler için olduğunu düşünsenize?
Şimdi düşününce gözünüze pek hoş gelmemiş olabilir ama fiziksel rahatlık tarafından değerlendirilmeli konu:)
Misal zamanla pantolonun kadınlar için oldukça rahat bir seçenek olduğu kanıtlanmış. Pantolon zaten geniş olan kıyafet skalamizda yerini almis:) Erkeklerde ise durum sabit!
Ne diyordum işte benim de kendimi iyi hissettiğim kıyafetler var. Misal sonbahar yaklaşırken giyineceğim için sevindiğim; binici pantolonlarım, blazer ceketlerim ve onlarla yaptığım kombinlerim...
Bugün üzerimdekiler ise çok çok rahat olmasa da kendimi iyi hissetmemi sağlayan kıyafetler.
Duruşumu değiştiren,omuriliğimi dikleştiren kıyafetler!!! Çünkü fitler;)
Okuduğum bazı makalelerde omuz ve bel ağrılarının artmasına bol kıyafetlerin etkisinin olduğu düşünülüyor. Şöyle ki bol kıyafetler tercih ettiğinizde omuzlarınızı düşürüyor, karın kaslarınızı bırakıyor ve bu ikisine bağlı olarak da belinize gereksiz yere yüklenebiliyorsunuz.
Üzerinize uygun darlıktaki kıyafetlerin ise tam tersi etkisi var!
Renklerle kan akışınızı hızlandırmak enerjinize enerji katmak mümkün ama bugün pek renkli giyinmediğim için o konuya değinmeyeceğim:)
Misal devasa çantalar!!! Hepsinin hayranıyım ve yaklaşık 2 yıl öncesine kadar küçük olan tek bir çantam bile yoktu. Ama gelin görün ki boyun fıtığı bu çantalardan hiç hoşlanmıyor. Dr umun uyarısını hatırlıyorum da: 'mesela işe şu büyük çantanızı değiştirmekle başlayabilirsiniz Elvin Hanım'. Allahtan clutch modası geldi de rahatladım:)
Bir de toplu o şahane topuz saçlar. Hani ben yaparım ve herkes bayılır ve 'nasıl yapıyorsunuz' diye sorar ya onun da bir kaç handikabını sizinle paylaşabilirim. Ne zaman öyle bir modelle işe gelsem akşam başım veya boynum ağrıyarak eve dönüyorum. Çünkü neden? çok uzun olan saçlarımla yaptığım o koca gerçek topuzun anlamı;  başımın üzerine yerin var ama hayli ağır bir yer canım' türünde:) Başımın üzerinde olan bu ağırlıkla ve çekilen saç köklerimle akşam tüm günü irdeliyoruz.Duyduklarımla gözlerim yaşarıyor desem:):)
Bu anlattıklarımın hepsi geri bildirim sayın okuyucum.
Ayaklar mı?
Bakın o konu çok derin:)
O konuya da başka bir zaman gireceğim ama şimdilik uzun topuklu nude ayakkabılarımızla mutlu olup ufak ufak ilerleyelim...
Sahi neydi en rahat hissettiğiniz tarz, biraz da sizi dinleyelim:)



 

Etek:bir butik;)
Atlet:Zara
Ayakkabi: Hotic
Saat:Benetton
Kemer:Ipekyol



21 Ağustos 2014 Perşembe

jakarli neon

jakarlı diye bir tabir var son zamanlarda
Kumaşın atarlısı da diyebilirsiniz kendisine
yani ben burdayım, yer yer kabartılı yer yer abartılıyım diyor:)
güzel kumaş! Tok duruyor, farklı modelleri kaldırıyor, içerisinde rahat hissettiriyor.
E bir de sarı olursa keyfinden geçilmiyor
Bu elbiseyi ablam hediye almış bana. Zannediyorum 3 ay falan durmuş dolabımda. Ben aldığım kıyafeti hemen ertesi gün giyenlerdenim. Hediye edileni hemen kullanır, giyerim. Niyeyse bu elbiseyi çok sevmeme rağmen giyemedim. Meğer bu kıyafetin de bir günü varmış:)
Kıyafetlerin de günü vardır. Misal daha önceden beğenerek giyindiğin bir kombini başka bir gün beğenmeyebilirsin. Günü değildir o gün. Solundan kalkmıştır falan.
Neon sarı, sarıların şahı oldu son zamanlarda.
Yaza en çok yakışan renkler neonlar. Bu tonların en tatlı en sakin eşlikçisi ise taş rengi. Taş rengi ile bir araya gelen neon sarı ise daha senli benli. Bizden yani:)
Bu arada neon size de bir isim gibi gelmiyor mu? 'Neon, oğlum/kızım gel buraya' denilebilir mesela:):):)
Mutlu perşembeler yolda sanıyordum, meğerse gelmiş yanı başıma:)




Elbise: Milla by Trendyol
Ayakkabı: Derimod
Küpe: Accessories




20 Ağustos 2014 Çarşamba

lacivert ve çizgili

Güne gülerek başlamak
güzel rüyalardan uyanmak
egzersize zaman ayırmak
sağlıklı beslenmek ve bunu yaparken ruha öncelik vermek
işten kalan tüm zamanlarını dünyaya getirdiğin miniğin  gelişimini gözlemleyerek geçirmek
onunla her yer boya olsa dahi boya yapabilmek
'bidaha bidaha' dedikçe bir sonraki için söz verebilmek...
sanırım çok da büyük hayallere gerek yok mutlu olmak için
uçan beyaz kelebekler size bir şeyler hatırlatıyorsa
zaten lacivert de o denli parlar teninizde
çizgiler daha nettir eteğinizde
ve her şeye teşekkür vardır bedeninizde
selam tüm sevenlerime, beklemediğimiz anda çiçek yollayan güzel kalplilere
herhangi bir yerde karşılaştığımızda 'sizi çok seviyorum' diyenlerinize
mutlu çarşambalar olsun hepimize:)








Not: Bu arada size bir video sürprizimiz var. Tüm postlarıma ekleyebilirim o denli sevdim:) Bakalım siz de sevecek misiniz?

Etek : Yargıcı
Bluz: Roman
Ayakkabı: Hotiç



18 Ağustos 2014 Pazartesi

iki, 2 yaş bir arada:)

Yıl 2011!
Biz yani ikimiz; ablam ve ben hamileyiz.
Aramızda var 25 gün fark.
Ardından 2012 ve ay olmuş haziran ay olmuş temmuz. İkimiz birden anneyiz.
Sonra yıl olmuş 2013 Allah'ın işine bak çocuklar 25 gün arayla 1. yaşlarına giriyorlar! Sanki aralarında 25 gün var :p :)  Bizi almış bir telaş. Doğumda kırklar karışır muhabbeti(o da neyse hiç bir şey karışmadı aklımızdan başka:), ardından ilk yaşlar yine peş peşe 25 gün arayla (ilginç:)
Yok 'nasıl yapsak' 'ilk yahu bu!' 'en güzeli olmalı' falanlar havada uçuşuyor. 'Acaba çocuğumuz rahat eder mi' 'acaba konuklarla güzel ilgilenebilir miyiz' 'Uyurlarmış tam kutlama anında!!' derken geçip gitti günler. İçimize de sinmişti hani. herkesler tüm sevdiklerimiz gelmişti. Babanneler, dedeler,büyükbaba,dayı, hala, kuzenler falan. Hatta biliyor musunuz bir beyaz kelebek bile vardı havada uçuşan...
Sonra geldi 2014!
Hala yoğun çalışıyoruz hala işler birbirini kovalıyor ve biz aylar öncesinden aldığımız randevumuza yani Aylin'le çekimimize bir hazırlık yapamayacağımızı anlıyoruz.
Diyoruz ki; 'yorgunum/yorgunuz' 'yapmasak mı?' 'Mira/Mavi çok üzülür yıllar sonra' 'Bir de Aylin!!! hı? of çok ayıp olup iptal edemeyiz'. Tamam abla yaz; kimleri davet edelim/ Elvin, yok o tarih olmaz bu olsun' vs vs vs...Aylin'le konuşuyoruz ' öyle büyük bir şey bekleme olur mu? Hatta biz bize olabiliriz. Belki olmayabiliriz bile:):) Hahahaha. Diyor ki daha iyi :) Delidir Dünya'nın en tatlı delisi. Fotoğraf delisi:)
Sonra biz yine de rahat etmiyor tekrar düşünüyoruz;-Nerde yapsak'lar, nasıl giyinsek'ler, konsept nasıl olsun'lar- birbirini kovalıyor. Hatta davet edeceğimiz sevdiklerimize hafta sonu burdasınız değil mi doğumgünü yapıcaz bile demiş olabiliriz::) Sonra bir bakıyoruz hafta sonu gelmiş çatmış ve ortalıkta hiç bir hazırlık yok.
Tamam, nefes alalım, odaklanalım! 'sadece fotoğraf çekinelim' hı süper fikir bence, sence? diye mırıldanıyoruz. Büzüşen yüzler, kırılan hayaller derken ablam namı diğer organizasyon mucidim 'Piknik yapalım' diyor. Kendi aramızda yapalım.-
Diyoruz süper fikir yaratalım hayal pikniğimizi şöyle mütevazi olsun. Yaptıklarımızı yiyelim, çocuklar uyursa uyusun, ağlayan ağlasın ve sadece annesinin babasının başını ağrıtsın:):) Oyun mu oynamak istiyor oynasın, üzerini mi kirletecek amannnn boşver kirletsin. Takılalım biz bize... diye konuşuyoruz.
Sonra ver elini Zara Home, Mudo, English Home vs. Topluyoruz gözümüze hoş gelen piknik detaylarını. Malum severiz ya partidir , eğlencedir, sürprizdir; 'elimizde de mevcuttur süs püs' diyoruz. Bir gün önden hazırlıyoruz her şeyi. 'Mavi ve Mira'ya piknik var bugün' diyoruz. Tabi ne anlama geldiğini anlamadan seviniyorlar. Tamam tamam abarttım o kadar da anlıyorlar canım:):)
Tamamen spontan evlerden de getiriyoruz bir iki şey.
Ver elini Hacettepe Beytepe Kampüsü Yeşil Vadi..
Harika bir yer. Gitmediyseniz gidin. Cennet gibi...
O gün de boştur diye düşünüyoruz ama bir bakıyoruz kurulacağımız yer dolmuş:(
Yılmıyoruz!! Gölün etrafına gidiyoruz. Yolda ablam diyor ki harika bir yerdir. Bir varıyoruz cennet!!!
Öyle bakınırken; 'Hadi sizle başlayalım diyor Aylin ve Kadir bizimkilere. E bir yerden başlamak gerek:)
'Eğleniyorlar, harika kareler yakalıyorlar' diyorum, rahatlıyorum. O arada bizim kız namı diğer Mira mızmızlanmaya başlıyor. Etek bunaltıyor, üst değiştirmek istiyor.
Doğum günleri diye hediye yollayan muhteşem insan Meltem Hanım'ı yad etmek istiyorum kalsın diyorum.Kabul etmiyor ama bir iki kare yakalıyorlar.
'Gölde pek fotoğrafı olmayacak bizim bücürün' Neyse ki Mavi'min olacak' diyorum. Yolda ormana giriyor bıdıklar kozalak falan topluyorlar. Sonra çıkıyoruz vadiden...
Alıyoruz çocukları bir park buluyoruz. Hadi başlasın piknik diyoruz. Hepimiz acıkıyoruz. Kuruyoruz piknik sofrasını. Her getirdiğimiz paketten cicili bicili alakasız şeyler çıkıyor:) Biz hazırlıyoruz meğer Aylin ve Kadir iş başındaymış.
Keyifli bir gün geçiriyoruz ama aklımda hep 'bu sefer hiç emin değilim, nasıl kareler çıktı ortaya acaba. Hem Mira tütüsünü bile çıkardı nasıl olabilir ki... Buralar eskiden hep tütüydü. Tütüsüz kızın doğum günü mü olur!!!Ne alaka değil mi? Sonra amann diyor giydiriyorum puantiyeli pantolonunu.
Sonuca bakıyorum da;
Oraya buraya ne koyduysak meğer hepsinin bir yeri varmış çekmecede.Puantiyeli pantolonun da Mavi'nin üflediği püf çiçeğinin de. Meğer Fotoğraf Çekmecesi için kareler saklıymış her yerde. Biz sıradan insanlar onları göremesek de 'şunlar da şurda dursun hem güzel de oldu bak' desek de görenler varmış işte.
Bugün geldi albümler, geldi cici cici paketler.
O kadar özeliz ki biz!!
Ben demiyorum sen öyle hissettiriyorsun!
Siz yapıyorsunuz bunu...
Aylin sen başkasın
fotoğrafların da öyle
Kadir sen de başkasın...
Çektiğin videoyu çok merak ediyorum:)
Ya, ben niye ağladım ki sanki?
Bak yazınca hiç öyle ağlanacak bir şey de yokmuş:)
.... Kadir'in fotoğraf çekimi sırasında bir de video çekeceğini söylemişti Aylin. Bize hediyelerine bakar mısınız? Ayna ayna var mı daha güzel hediye bu dünyada:):) Demişti ki; yıllar sonra Mira'nın, Mavi'nin size ne hissettirdiğini anlatın onlara, ne bileyim Mira neden Mira falan, Mavi gerçekten mavi mi gibi:) Bir sürü şey düşündüm kesin ablam da düşünmüştür. Dedim ki 'şunu söyleyeceğim, bunu unutma Elvin, tamam mı' diye de tembihledim kendimi :) Ama gelin görün ki anne olacağı geldi aklıma. Sonra da annem... Niye ağladın Elvin? Ağladım işte...
Video mu? o sonra gelecek;)
Şimdilik bana da sürpriz olan şu karelere eğer bu kadar satırdan sonra bakmaya takatiniz kaldı ise bakın olur mu? Yani benim için bizim için önemli... Bakmazsanız da şurada bir yerlerde dursun...
Ve dileğim Mira ve Mavi de bir gün anne olsun.
En önemlisi sağlık olsun, sevgi olsun, mutluluk olsun...daha ne olsun; bir de şükürler olsun











 


 Sadece tütü etek mi bir ara gömlek de çıkmıştı:)

 Ve bizimkiler ormana girer!!!








 Piknik alanında hazırlıklar başlar:) ve büyüklerden öğrendiğimiz çocuklara ayrı sofra kurma klasiğini biz de uygularız hahaha. E malum 2 yaş 'benimmmm' dedikleri dönem. Onların da masası olsun:)



 Aylinin çektiği fotoğraflardan karma  geliyor. Bunları da dekorda kullanmış olabilirim:)


Dürümler tam buğday lavaşı, lütfen ama:)














 Çok yakınımızdaki park imdadımıza koşamasa bile olduğu yerde durursa;)








 İtiraf ediyoruz: Yedik!


 Mira daha Mira değilken bir peruktu. Ona gülüyoruz:)







 Video anı!!!



 İşte paketlerden çıkan alakasız bir şey daha ama nasıl da durmuş fotoğrafta:)
 



 Video anı!!!








O gün yanımızda olan biricik ananemiz Vesile Hanım'a, Cemi' mize çok teşekkürler. Gerçekten sürprizsiniz, çok seviyoruz...
O gün yanımızda olmak isteyen ama tüm bu yetismezlikler yüzünden bizi mazur gören dostlarimiz öyle iyi ve öyle degerlisiniz ki tek eksik sizdiniz tek bunun için üzgünüz...

Bilmem ilham verir mi ama harika bir 2 yaş kutlamasıydı.
Not: Çocukları kendi haline bıraktığınızda ortaya çıkan kareler bir başka oluyormuş. Özellikle 2 yaş için tavsiye ederim.
Bir de Fotoğraf Çekmecesini yine hep hep tavsiye edeceğim.
Aylin hep ol hayatımızda, iyi ki vardın ve varsın da:)
ve Kadir teşekkürler sana da ben mi ben kimsenin karşısında kolay ağlamam aslında...
Fikir mucidi ablacım, canımmmm, tatlı kocalarımız iyi ki iyi ki varsınız...