28 Şubat 2013 Perşembe

Kısa bir bilgi vermeye geldim!

Hakkında çok şey yazılacak konular, işler vardır bazen. 
Öyle çalışılır ki ortaya güzel bir şeyler çıksın diye; anlatması zaten imkansız e yaşatması da...
Ama ortaya çıkan şeyi paylaşması bir o kadar güzel ve kolay...
Biz uzun zamandır bir şeyler yapıyoruz. 
Daha sonra uzun uzunnn anlatırım. 
Ama şimdilik vakit dar. Şunun şurasında Pazara kaç gün var:)
Bizim bir Fitiz Diet Mutfağımız var. 
Üstelik 'biz' dediğim de siz biz hepimiz. 
Bu pazar oradayız. 
Heyecanlıyız. 
Ama en çok da keyifliyiz. 
Ne dersiniz var mısınız mutfağımızda neler varmış gelip görmeye?
Her pazar orada olacağız KEY-FİT kahvaltı için. 
Çünkü artık başlıyor FİTİZ DİET MUTFAK ZAMANI...
KEY-FİT KAHVALTI ise işin, en keyifli ilk yanı ve tabi ki ilk başı


Key-fit'li pazarlarınız olsun
Sevgiler benden
yani 
elvinodabaşıpekiyi'den.

26 Şubat 2013 Salı

URBAN 5 2. YAZIM YAYINDA MIYMIŞ NE?


Ya İçindesindir Sezonun Ya da Dışında...

Önemli olan yaptığın seçimler’
Tam yeni parçalar almak için alışverişe gidersin de artık sezon bitmiştir seçilen seçilmiştir kış ortasında bahar bile gelmiştir ya?İşte o anda reyonlara otur ağla hem de fiyatlara baka baka.
O yüzden bugün için değil geleceği düşünerek alışverişe çıkacaksın bazen. Hı, para sıkıntım yok, her beğendiğimi alırım diyorsan zaten hayat sana güzel, sözüm sana değil.
Ben parası kıt zevki bol arkadaşa sesleniyorum
DEVAMI İÇİN; https://www.urban5.com/dergi/moda/ya-icindesindir-sezonun-ya-da-disinda

19 Şubat 2013 Salı

dıttt dıttt: urban5&stileo

Herkese hasta Stileo'dan merhaba gelsin mi?
Hadi gelsin.
Evet azcık akıldan eksikliğim olduğu kesin ama bildiğiniz gerçek manasında hasta oldum. Benim tatlı Mira'ma bulaşan virüs sonunda annesini de alt üst etti. 
Ne virüsmüş arkadaş!
Git burdan, go home go homeeeee :P
Size bugün bir haberim var. Belki aranızda bilenleriniz vardır. Çok zeki adamların(unixes bir tanımlama kabul edelim buradaki özneyi!) bir araya geldiği bir dergi var. Bu bir internet dergisi! Aslında çok değişik; her yazarı ayrı bir derya olan, kimi zaman insana aaa bu da yazılmaz canım dedirtirken yazının sonuna geldiğinizi anlamadan takip ettiğiniz bir site bu. Üstelik tam kadın ruhuna hitap ediyor çünkü bildiğiniz alışveriş de yapılıyor buradan. Tamam tamam kadını erkeği yok bunun kim sevmiyor ki alışverişi!
kim kimmm? 
Yok canım o da seviyordur da belli etmiyordur.
Neyse işte zaten ziyaret edince anlayacaksınız enteresan bir yapıya sahip enteresan konulara değinen bir dergi/site olduğunu.
 Kitlesi zaten oldukça özel! Öyle herkesten de takip etmesini tabi ki beklemiyoruz.Ama siz edin emi benim tatlı okuyucum. 
Hanimiş benim okuyucum?
İşte burdaymışşşş( ben mirayı özledim sanırım yine!)
 Sık tıklananlarıma kaydedilmiş olan bu sitede artık ben de vakit buldukça yazıyor olacağım. Bazen biraz sivri dilli bazen ise tatlı dilli.Umarım beğenirsiniz.
Bu arada laf aramızda site yönetimi ona -orbın fayf- falan denilmesinden hiç haz etmiyor.Bildiğiniz yazıldığı gibi okunuyor. Türk dil kurumuna dost URBAN 5 (beş) im benim. 
Bugün moda bölümüne tıklarsanız bana da beklerim;) Söz çaylar benden olacak.
 İlk yazımız için tıklamalar başlasın o halde!
https://www.urban5.com/dergi/moda/stil-katan-detaylar

Sevgiler beden
yani
elvinodabaşıpekiyiden



18 Şubat 2013 Pazartesi

kıyafetlerin hissettirdikleri

Herkese uzun bir aradan sonra merhaba
Nasılsınız benim kıymetlilerim?
Bugün size bazı kıyafetlerin hissettirdiklerinden, düşündürdüklerinden, hatırlattıklarından bahsedeceğim. Eee tabi üzerimde de ona dair bir kuple bir şeyler bulacaksınız.O kadar da kıyağımız olsun yani;)
'Beden tipine göre giyim' her ne derseniz deyin giyimin -altın basic- kuralı. Hem altın kadar kıymetli hem de en bilinmesi gereken, temel olan yani;)

Devamı mı? O zaman bir tık:)

11 Şubat 2013 Pazartesi

stileo mini:)

yoğun istek üzerine kızımın bu günkü kombini geliyor. İşte Stileo Mini karşınızda. Buz mavisi kışlık bacaksız tulumu ile bebe yaka beyaz gömleğini tabi ki beyaz külotlu çoraplarla kombinlemiş:P Altına da ayaklarını sıcak tutsun diye tulumun detay renginden olan polar botlarını giyinmiş. Saçlar yine gözümüzün içine girdiğinden tabi ki kurdele tokamızla toparlanmış. ( başka toka maalesef olmuyor bulamıyorum:( arkası kurdeleli bulanınız olursa haber edin olur mu?)
Tutturdu annecim bu günlük hesaplar benden diye. Napalım bu yaşta evlattan destek görmek de varmış:):)
Devamı mı? O zaman bir tık:)

8 Şubat 2013 Cuma

Etegi kürklü,bebegi uykusuz gülücüklü

Bu sefer ama bu sefer günaydın olsun diye bol bol dua ettiğim bir geceden geliyorum sevgili okur!
Bebişimiz Mira, gece hiç uyumadı desem sanırım yalan olmaz. Bir yerden sonra ' evet ya artık gün aydınlansın, yoksa ben bayılacağım' diye kendi kendime konuştuğumu hatırlıyorum. 
Annelik öyle feci güzel bir şey ki böyle bir gecenin sonunda bile bebeğinin kenarda oyuncakları ile var olan enerjisiyle oynarken çıkardığı sesler için  havalara uçabilecek boyuta gelebiliyorsun. Ve bence babalık da (eğer hepsi bizim babacık gibiyse tabi) çok özel ve çok güzel. Mırıl mırıl konuşması ile 'neyse ya geçti gitti işte, bakar mısın Emraaaah ' diyor insan ve kaldığın yerden devam ediyorsun. Gerçi herkes Emrah demeyebilir:P 
Offf aklıma geldi şimdi gidip gıdıdan bir koklayayım. 
Özetle; 'Allah isteyen herkese nasip etsin, amin!
Neyse annelik maceralarından küçük kısa notlar akabinde konuma dönüyorum. Bu sıralar kürk detaylarının etrafımızı sıcacık sarmaladığı günlerdeyiz. Güneş yüzünü gösterip gösterip çekerken bugün bildiğiniz fırtına kopuyor dışarıda. Bana kalırsa en kısa zamanda kar kapımızda. İşten bundan mütevellit bırakın boynu sırtı her bir yeri sağlama almak gerek. Sıcak tutmalı eli ayağı yani;)
Dün bir bankaya uğramam gerekti ve Yargıcı'nın camlarında takılı kaldı gözüm. 
Yüzdeeeee yetmişeeee varannnn indirimmmmm!!!!! lililili
%70 yahu
Bu cümle ve içindeki oran öyle çınladı ki kulaklarımda anlatamam. Tüm çınlamalara inat yoluma devam ettim fakat ne çare ki biri beni çağırıyordu Yargıcı'dan içeri. Kırmayayım dedim, içeri girdim ve beni çağıran şeyin ne olduğunu görüp aldım onu. Aldım ve sarmalandım.
 Sezonda görüp ' yok aslında, başka şeyler var öncelikli olan' diyip almamıştım bu elbiseyi. İhtiyacım olduğu zamanla ortaya çıktı. Misal arkasında oldukça uzun bir fermuar var. İçine bir gömlek de giydiğinizde şahane bir şekilde emzirme imkanı bulabiliyorsunuz;)
Hem iş hayatında bazen düz randalardan sıkıntı geldiğinde ona hareket katan kumaşlarla yolumuza devam etmeliyiz diye düşünüyorum. Bu kürk etek detaylı elbisemizle ilerleyen günlerde ne kombinler olur ne kombinler. Ben kendisini şimdilik mavi yarım kol gömleğim, lacivert çoraplarım, kahverengi botlarımla kombinledim. Açıkçası çok da beğendim. Ben böyle işe de yemeğe de giderim yahu:)
Hepinizi öperken Mira'ma uykulu geceler dilemenizi yürekten arzu ediyorum
Hadi kalın sağlıcakla, gülücükle, kürkçükle başbaşa:)










 Şu aşağıdaki at ekmek ise kapımıza dayanmıştı sabah:) Teyzeciğimiz 
Elvan Odabaşı Kanar'dan tazecik sıcacık sağlıklı ekmeğimizle kahvaltı yaptık.

Fotoğrafların tümü: Dyt. Elvan Odabaşı Kanar 'a ait. Şaşırıyorsunuz değil mi o yoğunluğun içerisinde bloğuma da vakit ayırmasına! Ben de şaşırıyorum ve onun da motivasyonuyla yazılarıma mutlaka zaman ayırmaya çalışıyorum. 
Ha bir de unutmadan; onu, mavişimi ve mavi kurdeleli at ekmeklerini çok seviyorum.
Elbise: Yargıcı
Gömlek: Twist
Kurdele: Panço
Çanta: Matraş
Çizme: İnci
Saat: Cerruti (Kocacığımın baba olma saati:)
Çorap: Calzedonia

Sevgiler benden
yani
elvinodabaşıpekiyiden




4 Şubat 2013 Pazartesi

söz ucar yazı kalır...

Herkese güzel bir pazartesi gününden merhaba
bugün sizlere bir markadan bahsedeceğim. Beni oldukça büyüleyen bir marka! 
Hikayesi, pazarlama taktiği, kullandığı sloganlar aslında kullandığı her bir detay beni oldukça büyüledi. Sizlerle de paylaşmak istedim ve tabi ki bir kombinle o markadan en sevdiğim aksesuarı kırmızılarla size sunmak istedim. 
Kombinimiz tümden kırmızı! Peki neden?
Sevgililer günü de yaklaşıyor fakat benim mesajım; cık bu değil;)
Markamız; 
MONT BLANC! 
Efsane kalemlerin markası...
'Verba volant, scripta manent' yani 'söz uçar yazı kalır' demiş eski Romalı bilgeler. 
Okuduğum yazıda; yazıları ölümsüzleştirmenin yollarından birinin; onları ölümsüz kalem markaları ile yazmak olduğu yer alıyordu. 
Bu söz beni öyle etkiledi ki 'vay be bir bakalım onun hakkında bilmediklerim var mıymış' dedim.Bir araştırdım ki, hakikaten de varmış. Şimdi öğrendiklerimi size de aktarıyorum hem de bildiklerimle ve dileklerimle harmanlayarak;)
Siz de bilirsiniz 1900 lü yılların başlarında yazı yazmak için masa başına oturanlar ancak mürekkep hokkasına batırılıp yazan tüy uçlu kalemlerle yazılarını yazabiliyorlardı. Dolmakalemler sadece ve sadece çok zengin kesim için var olmuşlardı  
Bu duruma çok içlenen Hamburglu Alman halksever kırtasiyeci Claus Johannes amca, 1906 yılında yanına bir kaç arkadaşını da alarak dolmakalem imalatına başladı. Şirketlerinin adını Simplo (Simple= Basit) koyan faydasever girişimcilerimiz siyah, düz, kırmızı kapaklı,hazneli kalemler üretmeye başladılar. Sonracıma 1910 lu yıllarda kapaktaki kırmızı rengin yerini 6 köşeli beyaz bir yıldızla değiştirdiler ve tarihin en değerli en ünlü kalem markası yaratılmış oldu. 
Bitmediiii
Bir toplantı sırasında beyin fırtınası yaparlarken( ben öyle hayal ettim)kapağın tepesindeki yıldız bir dağın zirvesindeki buzula benzetilince kaleme Avrupa'nın en yüksek dağı olan Montblanc'ın ismi verildi. 
Tabi bu isim şirketin üstün kalite ürünler sunma ve üstün kaliteli bir hedef kitle için ürün ürettiğinin göstergesini gayet güzelce temsil ediyordu. 1920'lerin sonlarında Montblanc kalemleri 60 tan fazla ülkede satılmaya başladı. Markanın 1924'lerde üretilmeye başlanan ve hala elde üretilen Meisterstück (usta işi) markalı dolmakalemlerinin Guiness Rekorlar Kitabına adını yazdırmışlığı bile var. Bakar mısınız özgeçmişe:)  Daha ne olsun dedirtircesine...
Yazılana göre üzerinde değerli taşlar ve 18 karatlık altın kullanılmasıyla Dünya'nın en pahalı kalemi olma ünvanını almış.
Vay be dediğinizi duyar gibiyim:)
Şimdilerde cüzdan, kartvizitlik, çanta, saat, ajanda, mousepad de üreten Montblanc işte böyle de bir evreden geçmiş. 
Aslına bakarsanız doğru iş doğru zamanda yapılırsa ve hedef kitleye ulaşırsa; aynı zamanda da kaliteden de ödün vermezse başarılı olmaması imkansız. Tam da işlerle ilgili oldukça yoğun ve değerli bir süreçten geçerken nedense elim bu kaleme gitti. Tepesindeki o yıldız sanki en yüksek dağın tepesine çıkmışım gibi hissettirdi. Kırmızı  ise asaleti ve dikkat uyarısı vermesiyle bana vermesi gereken mesajı çoktan vermiş gibiydi. O 6 köşeli yıldız ise tıpkı yıllar önceki o toplantıda parladığı gibi gözüme takılmıştı.
Bu bir tesadüf müydü, sanırım değildi!
Yakında yapacaklarımızda ve yapıyor olduklarımızda bir hayır vardı. Yoksa elim bu kalemi asla tutmazdı:):):)
Dınım dınım dınım(gerilim müziği bu!)
Demem o ki bir gün kalemine güvendiğiniz birine bir kalem alacaksanız mutlaka bu markadan bir kalem alın. Bana göre de taşı tıpkı benim elimdeki gibi mutlaka kırmızı olsun!
Böylece markanın ilk üreticilerine ve bu büyük başarılarına selam durmuş da olursunuz;)
Benden kendilerine büyük selam olsun...
Buyurun bakalım, kombinimi umarım beğenirsiniz








Niyeyse fotoğraflarda iki ayrı tonlama kullanmak istedim. Artık dikkatinizi hangisi çekerse:)



Kombinimi başta ablam olmak üzere tüm başarılı İş kadınlarına aslında tüm çalışan kadınlara armağan ediyorum:)
Sevgiler benden
yani
elvinodabaşıpekiyiden
Elbise: Jus De Pommes